Bir süredir ülkenin genel hali, sevdalısı olduğum Altay’ın içine düştüğü durum, hekimlik mesleğinde yaşanılan sıkıntılı günlerin oluşturduğu ruh halim sebebiyle yazılarıma ara verme gereği hissetmiştim. Belki de sevgili İclal Aydın haklıydı. Süreli yazılar yazarken bir romanı yazmak zordu, bir romanı bitirdikten sonra ise süreli yazılar yazmak daha da zordu.
Ancak tanıştığımız andan itibaren aldığı her nefeste Altay için yüreğini ortaya koyan, aklı fikri Altay olan, tanıdığım onbinlerce Altaylı içinde belki de kulübünü en delice, en gözü kara şekilde seven, hafta içinde yitirdiğimiz Altay kulübü eski Başkanı Mehmet Erdoğan’ın anısına bir iki satır yazamayacaksam, bir daha kendime yazı yazma hakkı tanıyamam duygusuyla, bu hafta köşeme dönme kararı aldım.
Bir dava bir kulüp adına sevgimizi haykırırken ölümü göze aldığını ifade etmek çok kişinin kolayca dillendirdiği bir duygudur. Bütün Altaylılar biliyor ki Mehmet Erdoğan bunu somutlaştırmış ve bir sevdaya yürek koymanın sembolü olmuştur. Hayatının son sekiz yılında mücadele ettiği amansız hastalıkla yaptığı savaşın en şiddetli anlarına denk gelen, Altay tarihini değiştiren genel kurullardan birine ben dahil, hekimlerinin sözünü hiçe sayarak, hayatını risk ederek katılıp yaptığı konuşmasını, kendi sevdaları için milyonlarca fedakarlık yapmış tanıdıklarım içinde birinci sıraya koyarım. Bir şeye adanmışlık, her sözünün ardında olmak denince hayatım boyunca gözümün önünde olacak sahnelerden biriydi o cesaret.
Altay kulübüne kattıkları, bireysel anıları için, başta Celal Kiter ağabeyimiz olmak üzere söz söyleyebilecek yüzlerce dostumuz vardır. Güzel, sevda yüklü o anıları anlatmak, genç neslin onu anlamasını ve bir adanmışlığın erdemlerini öğrenmelerini sağlayacaktır. Değerlerini bir bir yitiren yüz yılı açmış bir kültürün yaşaması, Mehmet Erdoğan, Bayram Dinsel, Vahap Özaltay, Ender Türk gibi aklı fikri, yüreği hep Altay olmuş Altay neferlerinin isimlerinin ve adanmışlıklarının genç nesillere aktarılması ile olabilir ancak.
Önce Dokuz Eylül Üniversitesi ve Yeşilyurt Hastanesi sonrasında uzun yıllar Ege Üniversitesinde süren mücadelede Mehmet Erdoğan’a en büyük desteği ve gücü başta eşi ve sonrasında Altay sevgisi vermişti. Doktorlarını bazen hayrete düşüren azmi ile Mehmet Erdoğan Başkan bazen acıya bazen ölüme meydan okudu. İzmir’in kurtuluşunun yüzüncü yılını kutladığımız günlerde yitirdiğimiz devi yüz yıl öncesinde dahi hayal edebiliyorum. O bir savaşçıydı, o ölümü göze alabilecek sevdalıydı. Tarih onu ve onun gibi nefer, asker, komutan olmayı başarmış serdengeçtileri unutmasın.