Tam 41 kere maşallah diyordum ki, Melisa 41. sayısıyla Avrupa Şampiyonası’nda son smaçı vuruyordu…Kadının gücü için vuruyordu, gerilimli maçın sonucunu belirlemek için vuruyordu, emeğin ve alın terinin karşılığı için vuruyordu ve bir de, kadını çağdaş- laik yaşamdan uzaklaştırmak, karanlığa hapsetmek isteyenlere karşı vuruyordu…Biz maça kilitlenmiş, Tv na yapışmış kızlarla bir bütün olmuştuk… Melisa’ydık, Ebrardık, Zeynepdik…
“ Kadınlar, bizim kadınlarımız mübarek elleri” diyordu usta, bu şampiyonaya uyarladığım şiiriyle…O mübarek olan eller, Avrupa’nın en büyüğü olmak için inip kalktı, daha önce Milletler Kupasında inip kalktığı gibi. Çalıştılar, emek harcadılar, her türlü aşağılanmaya karşı demir bir perde örerek direndiler…Kararlıydılar, dirençliydiler, yılmadılar, dayanışmanın en güzel örneğini Spor’da gösterdiler….Kadını karanlığa mahkum etmek isteyenlere İNAT, cesur adımlarla sonuca yürüdüler. Bu, sadece bir şampiyona değildi, bir sportif karşılaşma değildi; laik çağdaş yaşamın içerisinde olmak isteyen ve bu kararlılığı gösteren KADININ GÜCÜYDÜ… Vurulan her bir SMAÇ, kadını köleleştirmek isteyen GERİCİ YOBAZ çevreye vuruldu… Kimi zaman 95 km hızla, kimi zaman 107 km hızla…
Ah be kızlar..! Aslında siz ne büyük yanlışlar yaptınız farkında mısınız..!! Kadının gücünü göstermekle, kız çocuklarımıza rol model olmakla, özgüvenli bir şekilde durmakla, “ kadının yeri evidir, onun karnından sıpayı, sırtından sopayı eksik etmeyeceksin” diyen SOYTARILARA karşı siz, neler yaptığınızın farkında mısınız..?? Vallahi KUDURUYORLAR, ÇILDIRIYORLAR…O egemen erkek anlayışı, o “erk” hali varken nasıl olur da KIZLAR Avrupa’nın en büyüğü olabilir diye DELİRİYORLAR …Siz farkında mısınız neleri yıktığınızın..??
Ama işte emek, dayanışma, alın teri, ortak duygular ve kadının gücü, zavallı bir azınlığa yetti bile.
Bu ülkede, ortak duygu ve sevinçlerimizi yok ettiler. Bir araya gelmemizi, birlikte konserler dinlememizi yok ettiler, kadınlarımıza saldırdılar katlettiler, çocuklarımız tarikat ve cemaat yurtlarında tacize uğradılar sessiz kaldılar… Şimdi, bunlara sessiz kalanlar, üç maymunu oynayanlar, bu yürekli namuslu kızlarımıza ahlak dersi vermeye kalkıyorlar birde; UTANMADAN, YÜZLERİ KIZARMADAN…
Kızlar, muhteşemdiniz; smaç oldunuz, blok oldunuz, servis oldunuz, file önü, file üstün de büyüdünüz kanatları açık bir kartal oldunuz. Yeri geldi “ müjgan’la” ağlattınız, yeri geldi sevinç yumağı oluşturdunuz, maça yetişmek için Ankara yolları tanık oldu hızıma, ekrana yapıştık iki çift göz anı kaçırmamak için. Kırk birinci sayı gelince Melisa’dan, sesimiz yankılanıyordu Anıtkabir’de…
Yüreğinize sağlık Kızlar, ömrünüze bereket olsun; bizi sevince boğduğunuz için, emeğin ve alın terinin karşılıksız kalmayacağını bir kez daha gösterdiğiniz için, direnmenin, dayanışmanın neleri yene bileceğini bir kez daha kanıtladığınız için,sağolun be kızlar…
Bugün yine sizleri andık, çayımıza ortak ettik, kahvemizin tadında 41. sayının hatırında andık sizleri…Dost meclisinde konuştuk; laik ve çağdaş yaşamın çocuklarımıza, kızlarımıza, kadınlarımıza neler kattığını/ kata bileceğini, yaşamı eşit koşullarda paylaşmanın güzelliğini, ortak sevinçlerimizin çoşkusunu ve bunun hazını. Yaşama ancak böyle bakanlar güzelleştirir Dünya’yı ve de çocuklara miras olarak güzel bir Dünya bırakmayı…
Ve yine; “ inanın çocuklar, güzel günler göreceğiz güneşli günler göreceğiz..”şarkısını mırıldanır oldum bütün gün…