AKBELEN'DE DİRENENLERE SELAM OLSUN
“ Ay kocaman at kara, torbamda zeytin kara…”kararmış dağların, tepelerin doruklarında görünce kocaman Ay’ı ve dolunay halini, usta Zülfü Livaneli’nin bestelediği şarkıyı mırıldandım…Gecenin bir vaktinde; ” Bilirim de yolları varamam Kordoba’ya…”
Karanlığa inat, bütün Azametiyle ışık yayarak ve bir kuğu gibi süzülerek yükseldi doruklardan, seyri bile bir umut oldu geceme…Ağaçları, ormanı, yolları aydınlattı, karanlığı yırtarak yükseldi. Karanlık, bütün pisliklerin üstünü örten bir çarşafsa eğer; ay’ın şavkı buna engel olacak duygusuydu yüreğimde ki ve ışık oldu, umut oldu…
Akbelen’de yüzlerce yıllık ağaçları kesen, katledenler karanlıkta görünmez sandılar belki de katlettikleri ağaçları. Ama işte gittikçe yükselen ve Akbelen yöresine de ışık saçan ay, gecenin bu vaktinde de katliamın çirkin, pis, zalim yüzünü ve devrilen ağaçların “ neden” dercesine yan yatışlarını ortaya çıkarıyor şavkıyla… Hiç utanmadınız mı? Katliam yaptığınızda da vicdanınız hiç sızlamadı mı…? Ama; para, kar hırsınız, hoyratlığınız size erdemli davranmayı unutturdu ve yok etti…İnsanlığınızdan utanır olmalısınız…Ağaçlara yapışan gözü yaşlı anaların, babaların, dedelerin göz yaşlarından utanmalısınız… Ağacı kesmekle, ormanı yok etmekle bir insanı katletmek arasında ne fark var? Siz, bu ülkeyi koşulsuz seven, sahip çıkan, ağaca sarılan, göz yaşı akıtan, kanıyla canıyla direnenlerin gözünde ne durumdasınız farkında mısınız? Biz, boşuna söylemedik türküleri ve söylemeye devam edeceğiz de; “ Akdeniz’e bir kısrak başı gibi uzanan bu memleket bizim…” öyle anlam yüklü ve sahiplenme duygusu verir ki bu şiir, memleketini seven onurlu, namuslu insanlara ve bu türkü alır seni götürür; dün Kaz dağlarına, bugün de Akbelen'e, ağaca yapıştırır ve sımsıkı kucaklar; senin o para hırsından katılaşmış yüreğin, kör olmuş gözlerin bunu anlayamaz ve göremez…
Bak bak , Ay bütün aydınlığıyla yükseliyor, doruklardan yamaçlara, ovalara. “Hiç birşey karanlığa teslim olmayacak” diyor. “ Ben varım, ışığımla, aydınlığımla, halemle, bütün pislikleri görünür kılarım” diyor.
Sizin gibi katliam yapanlar, göremezler ama o ağaçların hepsinin üstünde onlara sarılmış, mangal gibi yürekleri olan Ayşe ana, Zöhre ana, Hatçe bacının, yani bu ülkenin yürekli, namuslu onurlu insanları var.
İşte bu direnme, dayanışma ışıktır, umuttur, Ay’ın şavkı gibi karanlığı yırtacak olan geleceğe ve güzelliğe dair aydınlıktır…Ay, gecenin karanlığın da gittikçe sanki daha da büyüyor ve daha bir aydınlatıyor ortalığı, tıpkı dayanışmanın ve direnmenin ağı büyüdükçe iyiliğe güzelliğe dair olan umudun büyümesi ve ışık olması gibi…
Zaten bir şarkının sözleri de bunu anlatmıyor mu; “ Karanlıktan güçlüydü hep aydınlık, uzakta parlayan sımsıcak ışık…”
AKBELEN’de direnenlere, KÖYLÜLERE selam olsun…