VAR denen alet edevat, 10 kusurlu hareketi de yok etti
Böyle penaltı olmaz.
Alakasız pozisyona penaltı, verilmesi gerekene de penaltı yok, oyna, devam...
VAR geldi her şeyin ayarı bozuldu.
Hava topuna çıkan iki futbolcu.
Öndeki dokunamıyor bile, kafasını sıyırıp dibindekinin kolları kapalı, elleri bağlı.
Koluna değmişmiş, hakem, verdi, gitti.
VAR'a sordu, kararlı ama.
Ekrana bile gidemedi, 'Git bi bak' bile diyememişlerdir ki.
Olur mu öyle şey.
O Fırat Aydınus, VAR'daki haddini bilecek.
Eliyle, koluyla oynama yok.
Gözleri kapalı, topun nereye gittiğini bile görmedi.
Oynama, avantaj sağlama, atağı kesme, topu kapma, sahip olma.
Bunların bir tanesi bile yok.
Bu neyin penaltısı.
Orta sahada olsa verir miydi ?
Peki.
Yoo, eee o zaman.
Dışarda veremediğin ceza alanı içinde verilir mi ?
Herkesin görmediğini gördün penaltı diyelim.
O zaman sarı kart çıkması gerekmez mi ?
Hakem aldatmaya yönelik harekete girmesi gerek.
O da yok.
Bu neyin penaltısı, olmaz böyle penaltı.
***
Orta sahada pozisyon.
Kale boş, taç hattına yakın rakibini indirdi.
Sarı kart doğru, illa kırmızı bekliyorlar.
Bariz gol şansı imiş.
Alakası yok.
O zaman her atak bariz gol şansı, hem de %100 ve de mutlak olanından.
Yok böyle bir dünya.
İtiraz, eller kollar havada.
Yoruldular, pilleri bitti, amaç dinlenmek aslında.
Ayrıca sarı kart göreceksen, işte böyle göreceksin.
3 sarı kart da atağı kesmek içindi.
Sertlikten değil.
***
Kalecileri anlayamıyorum.
Penaltı atışında illa bir tarafa atacaklar kendilerini, otomatiğe bağlamışlar.
Ne gerek var, önce vursun sonra atla.
Böyle de olmaz ki.
Mesut Özil sol ayaklı, sola yani kalecinin sağına atması için çok sert vurması gerek.
Teknik futbolcu o kadar sert vuramaz.
Ne yapacak, bakışıyla bile belli etti.
Kalecinin soluna hafifçe vurdu, BJK kalecisi çuval gibi atladı sağa, gözü kapalı.
Ve goool.
Kayserispor maçında da aynısını attı Özil.
***
Ey futbolcu kardeşlerim.
Boş vaktiniz çok, açın izleyin, videolardan.
Kimin ne yapacağı ne yapamayacağı o kadar belli ki.
Antrenmanlarda hep depar, sağ iç, sol iç, şut çalışıyorlar, ezbere.
Oysa futbol tabirlerinde yeri olmasa da halk ağzı da olsa, böyle bir ifadeler var.
Topuk pası, topuk şutu, pis burun yani ayağının ucuyla, parmaklarıyla topu düzeltmeden, gelişi güzel, olduğu gibi kaleye vurmak.
Her maçta oluyor.
Amaç gol atmak değil mi ?
Çizgiyi geçirmek değil mi ?
Dokun gitsin, gol olsun.
Goller bu yüzden kaçıyor.
***
Adaletin bu mu dünya.
Takım kuramayan, oyuncu değişikliğini beceremeyen, kimin hangi mevkide oynayacağını bile ayarlayamayan her maçta değiştiren ve de battaniyeye sarılıp yedek kulübesinden 70 dakika çıkmayan Vitor Pereira'yı değil, Başkan Ali Koç'u protesto ediyorlar, istifaya davet ediyorlar.
Yanlış adres.
Koç mu çıkıp oynayacak.
Tamam.
Vitor da oynamayacak, ama.
Biliyoruz, ama oynatacak olan ta kendisi işi bu.
Oynatamıyor ki, sorun bu.
***
İrfancan'a da bir çift lafım var.
Büyük yetenek, oyuna girdi havayı değiştirdi.
Ama yine gergin, yine gergin.
Sorarım.
Göztepeli Atakan'ın ümüğünü sıktın da ne oldu ne geçti eline.
FB'li olduğun için 2 maç cezayla kurtuldun.
Gençliğin, bugünler bir daha gelmeyecek.
Boş işlerle uğraşma, kendinle kavga etmeyi de bırak.
Yoksa 'Kendi kendini yok edip biten yetenekliler' listesine ilave olacaksın.
Haberin ola, az kaldı.
Vitor filan uğraşmaz ki, seninle.
Anlamıyor ki.
Ne dilinden ne de oyun stilinden.
2-2 biten Fenerbahçe - Beşiktaş maçında hakem mi nasıldı ?
Fırat Aydınus yani.
Bildiğiniz gibi.
O mu ne demek.
Başka biri olsa karakolda biterdi.
Bilmem anlatabildim mi ?
Şampiyonluk gitti, ilk 5 zora girdi.
Gelecek maçlara bakacağız gari...