Günlerdir Türk futbol medyası bu akşam saat 21.30’da Şanlıurfa’da oynanacak Süper Kupa Finalinde Galatasaray’ın rakibi Fenerbahçe’nin sahaya çıkıp çıkmayacağını, çıkarsa A takımla mı yoksa U-19 takımıyla mı mücadele edeceğini, U-19 takımıyla sahaya çıkarsa Fenerbahçe’nin tarihi bir fark yememek için hükmen yenilgiyi göze alarak karşılaşmayı nasıl iptal ettirebileceğini konuşuyor.
Süper Kupa finali aslında aralık ayında Suudi Arabistan’da oynanacaktı. Federasyonun önceden ev sahibi olacak ülkenin yetkilileri ile koşulları netleştirmemesi ve Suudi Arabistan yetkililerinin sahaya Türk Bayrakları ve Atatürk figürlü sembollerin girişini yasak etmesiyle büyük final büyük bir kaosa dönüşmüştü. Bana göre Türk futbol tarihinin en alkışlanacak ortak hareketiyle her iki takım da bu koşullarda sahaya çıkmayı ret etmiş ve ülkemize finali oynamadan dönmüşlerdi.
2023-24 sezonunda Türk futbolunda skandallar hiç eksik olmuyor. Önce ülkenin başkentinde ev sahibinin lafta fair-play ödüllü başkanı hakemi saha içinde yumruklayarak darp etmişti. Sonra ülkenin resmiyette en büyük kupasında iki takım sahaya çıkmamıştı. Sonrasında İstanbulspor saha içinde kendilerine yapılan haksızlığı protesto etmek için sahadan çekilmişti. Trabzon’da maç sonu rezillikte federasyonun ne kadar aciz kaldığı hafta içinde aldığı ceza kararlarıyla tescil edildi. Bugünse bu skandallarla sezonunu taçlandıracak perdede bakalım nasıl bir ilk yaşanılacak.
Türk futbolunda büyük bir kupa finalinde sahaya çıkmayarak federasyonu protesto eden ilk kulüp Altay’dır. İlk defa 1962-63 sezonunda oynanan Türkiye Kupasında kupayı Fenerbahçe’yi yenen Galatasaray kazanmıştı. 1963-64 sezonunda eski şampiyonun finaldeki rakibi İzmir’in parlak yıldızı Altay’dır. Alsancak Stadında oynanılan ilk maç denk güçlerin mücadelesi ile geçmiş ve doksan dakikadan gol sesi çıkmamıştır. Küçük bir not o gün sahada mücadele eden Vosvogen lakaplı futbolcumuz Aytekin Erhanoğlu’nu bugün hala Altay maçlarında görmek büyük mutluluktur. Rövanş İstanbul’da Mithatpaşa Stadında oynanacaktır.
Rövanş maçının tarihini federasyon çok önceden 28 Haziran günü olarak açıklamıştır. Fakat o tarihte ordu milli takımının kadrosunda üç Galatasaray oyuncusunun yer alması sebebiyle Galatasaray kulübü maçın ertelenmesi talebinde bulunmuş, Altay ise maçın geçerli tarihte oynanması için ısrar etmiştir. Tıp ki bugün Fenerbahçe kulübünün maçın ertelenmesini talep ederken, federasyonun Galatasaray’ın reddi sebebiyle maç tarihinde değişiklik yapmaması gibi. Fakat o tarihte federasyon Galatasaray’ın talebi doğrultusunda maçın tarihini ertelemiş ve bu durumda Altay sahaya çıkmama kararı almıştır. Galatasaray yeni ilan edilen tarihte Turgay Şeren’li Metin Oktay’lı kadrosuyla sahaya çıkmış, Altay kulübü sahaya gelmeyince Türkiye Kupasının ikincisini de kazanmıştır.
Altay kulübünün efsane başkanı Rıdvan Burteçin maç sonrasında şu sözleri ile ölümsüzleşmiştir: ’Bugün burada kupayı kaybetmiş olabiliriz. Ancak yaktığımız ahlak meşalesi asla sönmeyecektir.’ Oyuncular bu kupayı tekrar kazanacaklarına dair söz vermişlerdir. Sonraki iki sezon yine Galatasaray Türkiye Kupasının sahibi olurken kupanın beşinci finalinde Altay rakibi Göztepe’yi 2-0 geriye düştüğü maçta Vosvogen Aytekin’in attığı ilk golle geriden gelip, kupayı kazanarak Türkiye Kupasını müzesine götürmüş ve camiasına verdiği sözü tutmuştur. Çokça yanlış ifade edilenin aksine Altay Türkiye Kupasını üç büyüklerden sonra kazanan ilk takım değil, Galatasaray’dan sonra kazanan ilk takım olmuştur.
Altay o gün sahaya çıksa ve kupayı kazansa bugün kim bilir ne değişirdi? Belki de hala Süper Lig’de şampiyonluklar kazanan bir takım olmaya devam ederdi. Altay taraftarı için bu yol ayrımı hiçbir zaman önemli olmamıştır. Yakılan ahlak meşalesini taşımak tüm şampiyonluklardan daha değerli kabul edilmiştir.
Bugün garip bir sezonun garip bir finali var. Tam bayram öncesindeki bu finalde dostların birbirinin kalbini kırmamasını, sporun Atatürk’ün ifadesiyle ahlaklı yapılmasında durumunda sevileceğini unutmamayı diliyorum. Yakılan ahlak meşaleleri hiç sönmesin.
Yorumlar
Kalan Karakter: