Prof. Dr. Naci Görür, deprem yaşanmadan önce gerekenlerin yapılmasına vurguda bulunarak, “Sizinle dertleşmek istiyorum. Şu an 60-70 bin kişi göçük altında, binlerce insanımız acı çekiyor. Biz neyi, nasıl konuşabiliriz? Bunu anlayamıyorum. Konuşmalı mıyız, ne yapmalıyız gerçekten bilmiyorum. İçimden geldiği gibi konuşacağım. Bizim ülkemizde, depreme karşı bilinmeyen, söylenmeyen, itiraf edemediğimiz bir depremi konuşmamak, sanki tabu gibi bir strateji var. Bu strateji, maalesef yöneticilerde de var. Deprem gelmeden önce, gündeme de gelmez. Deprem olduktan sonra, çizmelerimizi çeker bölgeye gideriz. Yara sarma edebiyatıdır bu strateji. Son derece çağ dışıdır. İnsanına önem vermeyen bir stratejidir. Bilgi toplumlarında, bilim gücüyle yönetilen toplumlarda, böyle bir strateji yok. Çağdaş dünya, deprem gelmeden önce, insanlar ölmeden önce, afet her yeri kasıp kavurmadan önce gerekeni yapıyorlar. 5-6 kişi ölüyor, o da tesadüfen. Bizde utanıyorum söylemeye, 42 bin gözüküyor ama çok daha fazla olacak” ifadelerini kullandı.Görür konuşmasında “Deprem tahmini yapmıyoruz, bilimsel verilerle konuşuyoruz. Falcılık yapanlar, toto oynar gibi açıklama yapanlar var. Bunlar çok çirkin. Kahin de değiliz bilim adamıyız. Karlıova ile Göynük, Muğla-Antalya sahil şeridi ve İzmir’den kuşkumuz var. Bunu söyleyince pişman oluyoruz. ‘Hocam yarın deprem mi olacak?’ diyorlar. ‘Maraş’tan sonra Hatay’a dikkat edin’ dedik. Bir takım hazırlıklar, yerel yönetimlere uyarı mahiyetinde söylüyoruz. Adana ve Kıbrıs’ta olabilir.”dedi. Deprem dirençli kentler için 6 parametre hakkında bilgi veren Görür, “Depreme rağmen yaşamak mecburiyetinde olduğumuza göre bilimin ve teknolojinin gücünü kullanarak zararı azaltmak gerekiyor. Yeni yaklaşıma risk analizi diyoruz. Deprem dirençli kentler yapmak gerekiyor. Aynı Amerika’daki, Japonya’daki gibi. Bunu nasıl yapacağız? Kentin bileşenlerini deprem dirençli yapacağız. Yönetim, halk, alt yapı, yapı stoku, çevre ve ekosistem.. Bu 6 parametreyi depreme dirençli hale getirmek gerekiyor. Yönetimi, yönetmek zorundasınız. Halkın deprem bakımından bilgisi, eğitimi, kültürü yoksa depremde yapılması gerekenleri yapmadığı gibi yapmaması gerekenleri yapar. Deprem kültürü alan kişi, kaçak yapı yapmaz, imar affını hoş görmez. Alt yapı çok önemlidir, dirençli hale getirmek gereklidir. Depreme hazırlık deyince sadece akla yapı stoku geliyor. Binalar eften püften yapılırsa olmaz. Kentsel dönüşüm motor gücü olarak müteahhite bırakılırsa onun adı rantsal dönüşüm olur. Genetik yapı stokunda iş müteahhitlik projesine dönüyor. El ovuşturarak iş yapılırsa olmaz. Yapı stokunu da dirençli yapacağız. İstanbul’da olsa 35 milyon ton moloz olur. Aklı başında olan ülkelerde hazırlık yapıyorlar. Deprem olmadan önce hızlı bir şekilde geri dönüşüm üniteleri kuruyorlar. Yıkıntıdan para kazanarak önemli bir kısmını geri kazanıyorlar. Kuyuya maden ocaklarına gömmüyorlar. Bizde hemen götürüp gömüyorlar zehirli toksik maddeler oluşuyor. Bütün bunlar besin zinciri vasıtasıyla soframıza geliyor. Deprem kentinde atmosfer ile suyla temasını kesmez iseniz insanların hayatını kısaltırsınız” şeklinde konuştu.İZMİR DEPREM KENTİProf. Dr. Naci Görür “İzmir’den de şüphemiz var. İzmir’de yarımada canlı fayla bölünmüş. İzmir gerçek anlamda deprem kenti. Bugün olmazsa yarın olacak. Konutları depreme dirençli yapmak lazım. İzmir Büyükşehir Belediyesi mikro bölgeleme çalışması yaptı. Bu çalışma bir kentin doğasını bütün ayrıntılarıyla bilip kenti o şekilde yönetmektir. Eğer bilmezseniz çalışma yapılamaz. İzmir’in zeminini bilmeden kentin çalışması yapılamaz. Mikro bölgeleme çalışmasından sonra yapılacaklar belli. Bütün binalar çöker mantığı yanlış. Yeni bir seçim geliyor. Kentsel dönüşüm için hükümeti zorlayın. Mikro bölgeleme çalışmasından sonra, yapılacaklar belli”dedi.Temel konunun eğitimden geçtiğinin de altını çizen Prof. Dr. Görür, “İzmir’in halkı deprem bakımından bilinci ve kültürü yoksa boşuna uğraşmayın. Kenti depreme dirençli hale getiremezsiniz. Sütun keser, kaçak göçek yapı yapmaya çalışır. İlkokuldan başlayarak eğitime başlayacaksınız. Halk eğitimli olursa imar affına da izin istemez. Her deprem sonrası TÜSİAD, MÜSİAD, iş dünyası nerede diyorum? Kendinizi kandırmayın 10 yılda düzelmez. İzmir için ekonomiyi de aynı şekilde siz değerlendirin” ifadelerini kullandı.Olası İstanbul depremi için de konuşan Prof. Dr. Görür, molozların kaldırılması ile ilgili dahi hazırlığın olmadığını söylerek, “Genetik yapı stokunda iş müteahhitlik projesine dönüyor. El ovuşturarak iş yapılırsa binler insan bu binalarda olursa bu iş öyle olmaz. Yapı stokunu da dirençli yapacağız. İstanbul’da olsa 35 milyon ton moloz olur. Aklı başında olan ülkelerde hazırlık yapıyorlar. Deprem olmadan önce hızlı bir şekilde geri dönüşüm üniteleri kuruyorlar. Yıkıntıdan para kazanarak önemli bir kısmını geri kazanıyorlar. Kuyuya maden ocaklarına gömmüyorlar. Bizde hemen götürüp gömüyorlar zehirli toksik maddeler oluşuyor. Bütün bunlar besin zinciri vasıtasıyla soframıza geliyor. Deprem kentinde atmosfer ile suyla temasını kesmez iseniz insanların hayatını kısaltırsınız” dedi.
Gündem
23 Şubat 2023 - 10:48
Prof. Dr. Naci Görür: İzmir gerçek anlamda deprem kenti
6 Şubat 2023 tarihinde meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından başlatılan “İzmir Yardıma Koşuyor” kampanyası çerçevesinde, İzmir Ticaret Odası, Ege Bölgesi Sanayi Odası ve İzmir Ticaret Borsası şubat ayı ortak olağan meclis toplantısı, Jeolog, Deniz Jeolojisi Uzmanı ve Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Naci Görür’ün katılımıyla gerçekleşti.
Gündem
23 Şubat 2023 - 10:48