Türkiye Gemi Geri Dönüşüm İzleme Koordinasyonu, Avrupa Komisyonu’na açık mektup basın açıklaması düzenledi. TMMOB Mimarlar Odası İzmir Şubesi’nde düzenlenen açıklamada, “Aliağa’daki gemi geri dönüşüm tesislerinin AB sertifikalarını derhal iptal edin” çağrısı yapıldı. 17 ayrı kuruluşun altına imza attığı bildiri hakkında açıklamalarda bulunan komisyon, “Taleplerimiz çok açık, yıllardır yürüttüğümüz mücadeleyi uluslararası boyuta taşıyoruz” ifadeleri mesajı verdi.
“22 gemi tesisin 11’i AB onaylı”
Komisyonun Avrupa Komisyonu gönderdikleri mektubu TMMOB Çevre Mühendisleri İzmir Şubesi Teknik Sorumlusu Selma Akdoğan okudu. Mektupta, “Avrupa Komisyonunu, Avrupa Gemi Geri Dönüşüm Tüzüğünün 23. Maddesi uyarınca, Aliağa’daki gemi geri dönüşüm tesislerinin AB onayını iptal etmeye çağırıyoruz. Bu talebimiz sektör, mevcut AB ve çevre mevzuatına, işçi sağlığı ve güvenliği standartlarına ve işçi haklarıyla uyumlu hale gelene kadar geçerlidir. Aliağa'daki gemi geri dönüşüm sektörü, AB tarafından onaylanan tesisler de dahil olmak üzere, çevre koruma ve işçi sağlığı ve güvenliği standartlarını karşılamamaktadır. Ancak AB bayraklı gemilerin yarısından fazlası Türkiye'de sökülmektedir. Aliağa'daki 22 gemi geri dönüşüm tesisinden 11'i AB onaylıdır. Ayrıca, beş tesis onay başvurusunda bulunmuştur. Avrupa Komisyonu, bir AB ülkesinde asla kabul edilmeyecek uygulamaları Aliağa’da onaylamıştır. AB içinde yasak olanın başka bir yerde kabul edilmesi utanç verici bir çifte standarttır. Tehlikeli atık yönetimi, güvensiz çalışma koşulları ve sektörün yönetimiyle ilgili ihlaller yıllardır sabittir” denildi.
‘Çifte standartlara karşıyız’
“Tesisler hukuka aykırı bir şekilde Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) süreçlerinden muaf tutulmaktadır” sözleriyle devam eden mektupta özetle şunlar söylendi: “Bu konuda ilgili taraflarca yapılan başvuru halen Anayasa Mahkemesi tarafından incelenmektedir. Çevre ve iş mevzuatının uygulanması ve sektörün denetlenmesi son derece yetersizdir. Bu kapsamda ilgili taraflar ayrıca suç duyurusunda bulunmuştur. Sunulan deliller büyük ölçüde AB Denetim Raporlarına dayanmaktadır. Yakın zamanda, gemi geri dönüşüm sektöründen kaynaklı 15 bin ton tehlikeli atığın yasadışı şekilde döküldüğü ortaya çıkmıştır. Gemiler, hiçbir AB devletinde uygulanmayan ve uygulanmasına izin verilmeyen baştankara yöntemiyle sökülmektedir. Bu yöntem yalnızca kıyı ekosistemini değil, gıda güvenliğini ve halk sağlığını da yok etmektedir. Kumsalda söküm, gemi sökümünün en vahşi ve yıkıcı yöntemidir. AB’de ne baştankara ne de kumsalda söküm yöntemi kabul edilmemektedir. Çünkü bu yöntemler kontaminasyonun önlenmesini imkansız kılmakta ve çevreye telafisi mümkün olmayan zararlar vermektedir. Çifte standartlara karşıyız ve Avrupa Komisyonunu AB’de yasak olan uygulamalarla Aliağa ve Hindistan’ı meşrulaştırmamaya çağırıyoruz.”
Taleplerini sıraladılar
Komisyon, Avrupa Komisyonu'ndan taleplerini şu sözlerle sıraladı: “Aliağa'daki tesisler için tüm AB onaylarını derhal iptal edin. AB Gemi Geri Dönüşüm Tüzüğü kapsamındaki onay prosedürlerini gözden geçirin ve güncelleyin. Standartları, kuru havuz gibi endüstriyel platformlar kullanılarak tam koruma sağlayan yöntemleri kabul edecek şekilde yükseltin. Türkiye’deki yetkililerle ve sivil toplumla iş birliği yaparak, sızıntıların tam kontrolünü sağlayacak altyapı yatırımları da dahil olmak üzere, güvenli, sağlıklı ve çevreye zarar vermeyen gemi geri dönüşüm uygulamalarının hayata geçirilmesini sağlayın. Kıyı ekosistemlerinin benzersiz ve yeri doldurulamaz olduğunu vurguluyoruz. Kirliliğin sınırı yoktur ve insan hakları evrenseldir. Hepimizin zararları önleme konusunda ortak bir sorumluluğu vardır. AB, Türkiye’deki mevcut gemi geri dönüşüm uygulamalarını meşrulaştırarak, belgelenmiş ihlallere gözlerini yumuyor, toksik mirasını yönetemeyen bölgelere aktarıyor ve gemi geri dönüşüm sektörünü gerçek anlamda sürdürülebilir uygulamalara dönüştürme rolünü yok sayıyor. Avrupa Komisyonu’na destek sağlamaya hazır olduğumuzu teyit ediyor ve gerekli adımları daha ayrıntılı görüşmek için bir toplantı talep ediyoruz.”
“AB’de olmasın nerede olursa olsun mantığı”
Mektubun okunmasının ardından Foça Çevre ve Kültür Platformu adına konuşan Hakan Barçın, “Yıllardır bizim mevduatımızın arkasından dolanıp ‘ÇED gerek yoktur’ raporuna göz yummaları. AB’yi ‘çevre haklarına saygılı’ olarak biliriz ama bu çifte standartlarını anlayamıyoruz. En yetkili ağızlardan geçtiğimiz dönemde dile getirilmiş 15 bin ton atığın burada yasadışı olarak bertaraf edildiği biliniyor. Daha ne bekleniyor ki? Bunda en ciddi ve sakat yaklaşım hiçbir AB ülkesinde sahilde gemi sökümüne onay vermedikleri halde bizde onay veriyorlar. AB’de olmasın, nerede olursa olsun mantığı. Umarım bu ikiyüzlü yaklaşımdan vazgeçip ya sistemi iyileştirme yönünde hareket ederler ya da tamamen iptal ederler” ifadelerini kullandı.
“Özümüzde toplum sağlığını korumak var”
Türk Tabipler Birliği’nin özünde toplum sağlığını korumak olduğunu hatırlatarak açıklamalarda bulunan İzmir Tabip Odası Başkanı Dr. Fahri Yüce Ayhan, “Aliağa, bir halk sağlığı riski oluşturacak şekilde çevre kirliliği içeren bir hal aldı. Bunun ötesinde işçi ve iş güvenliğini de ihlaller olan bir bölge. Bugün verilen nokta uzun süredir verilen mücadelenin bir parçası. Umut ediyoruz ki sonuç alacağız” dedi.
“Güvenli geri dönüşüm mümkün”
Güvenli geri dönüşüm için uluslararası alanda mücadele ettiklerini söyleyen STK Gemi Söküm Platformu’ndan Ekin Sakin, “Güvenli geri dönüşüm için uluslararası alanda mücadele ediyoruz. Çok daha iyi şartlarda gemi sökümü yapılması mümkün” mesajı verdi.
“Bizim de yaşama hakkımız var”
Ege Çevre Kültür Platformu eş sözcüsü Av. Arif Ali Cangı, “Kurulduğumuz günden bu yana Aliağa’daki tehlikeli gemi sökümle mücadele ediyoruz. Bu yaptığımız başvuru AB’ye yaptığımız önemli bir başvuru. Diğer yandan Aliağa’daki gemi söküm tesisleri bölgede ciddi anlamda kirliliğe yol açıyor ve işçi sağlığını bozuyor. Uluslararası kamuoyuna, yaşam platformuna çağrı yapıyoruz: Bizim de sağlıklı bir ülkede yaşama hakkımız var. Başvurumuzu destekleyin ve takipçisi olun” diye konuştu.
“Sonuna kadar takipçisi olacağız”
Son olarak TMMOB İzmir İKK Sekreteri Aykut Akdemir de şunları söyledi: “Yıllardır Bu ülkenin Ülkenin kendi kurumlarından bu görüşleri talep ettik. Aslında bu mektubu yazmamıza dahi gerek yoktu. Hiçbir şekilde bu kurumlar denetlenmiyor. Birilerin dediği gibi biz ülkemizi başjkalarına şikayet etmiyoruz. Bir tezgah dönüyor, biz de bunun takibi için talepte bulunuyoruz. Bu mektubun sonuna kadar takipçisi olacağız.”
İmzacılar arasında şu kuruluşlar yer aldı: Depo, Liman, Tersane ve Deniz İşçileri Sendikası (DGD-SEN), Ege Çevre ve Kültür Platformu (EGEÇEP), Ege İşçi Birliği, Ege Kent Konseyleri Birliği, Foça Çevre Platformu (FOÇEP), Foça Tarih ve Doğa Talanına Hayır Platformu, Gemi Yapımı ve Deniz Taşımacılığı, Ardiye, Depo ve Antrepoculuk İşçileri Sendikası (LİMTERİŞ), Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER), Aliağa Belediyesi Meclis Üyesi İbrahim Doğangül, İzmir Kent Konseyi, İzmir Tabip Odası, İzmir Yaşam Alanları, Konak Kent Konseyi, Polen Ekoloji Kolektifi, İzmir’deki 23 odayı temsilen TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, Türk Tabipleri Birliği, Türk Toraks Derneği.




Yorumlar
Kalan Karakter: