Apollo astronotları Ay'a gittiklerinde yüzeye sismometreler yerleştirdiler. Bu aletler, Dünya'da olduğu gibi Ay'da da depremler yaşandığını çarpıcı bir şekilde ortaya koydu. Aslında, bilim insanları o zamandan beri dört tür ay depremi olduğunu belirlediler: Derin, sığ, termal ve meteor çarpmalarından kaynaklanan türler.Ancak Apollo 17 görevindeki aletler tarafından kaydedilen termal deprem verilerine yeni bir bakış, beşinci ve beklenmedik bir ay depremi türünü ortaya çıkardı; Apollo 17 ay iniş üssünün kendisinden kaynaklanan bir deprem.Apollo 17 görevi sırasında bilim insanları, Ay'daki termal depremleri kaydetmek için üç sismometreyi kalibre ettiler. Ay yüzeyine yerleştirilen bu cihazlar Ekim 1976'dan Mayıs 1977'ye kadar veri kaydetti. Bu tür termal depremler, Ay'da gündüzden geceye geçerken meydana gelen ve 121 santigrat derece ile -133 santigrat derece arasında değişebilen yoğun sıcaklık değişimlerinden kaynaklanır.Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü'nden araştırmacılar, makine öğrenimi de dahil olmak üzere modern teknikler kullanarak verileri yeniden analiz etti ve termal depremlerin gün içinde çok hassas bir düzenlilikle meydana geldiğini belirledi. Ancak, verilerde termal depremlerle bağlantılı olmayan yeni sarsıntılar da buldular; sadece sabahları meydana gelenler...Gizemli sarsıntıların kaynağını üçgen içine alan araştırmacılar, şaşırtıcı bir şekilde bunların, her sabah güneş tarafından ısıtıldıkça genişleyen ve titreşen Apollo 17 ay iniş aracı üssünden geldiğini fark ettiler. Jeofizik araştırma profesörü ve yeni çalışmanın ortak yazarı Allen Husker, yaptığı açıklamada,
“Her Ay sabahı, güneş iniş aracına çarptığında sinyaller ortaya çıkıyor. Her beş ila altı dakikada bir, beş ila yedi Dünya saati boyunca tekrar ediyor. Bunlar inanılmaz derecede düzenli ve tekrarlıydı.”Sonuçta ekip, bu olağandışı sinyallerin Apollo 17 iniş aracı üssünden kaynaklandığını belirledi. Araç sabah ısınıp ısı nedeniyle çatırdamalar başladığında, titreşimler yakındaki sismograflar tarafından tespit ediliyordu.Ekip, başlı başına harika bir keşif olmasının yanı sıra, gelecekteki Ay misyonlarının, ekipmanın Ay yüzeyindeyken nasıl genişlediğini ve daraldığını anlamasına yardımcı olabileceğine inanıyor. Ay’a geri dönmeden, hatta belki de Ay üssünde çalışmaya başlamadan önce, yüzeyin altındaki faydalı maden yataklarını da bulmamız misyonlar için önemli olacak.Husker;
“Yeraltı kraterlerinin haritasını çıkarabileceğimizi ve birikintileri arayabileceğimizi umuyoruz. Ay’ın Güney Kutbu’ndaki kraterlerde de hiç güneş ışığı görmeyen belirli bölgeler var, bunlar sürekli gölgede kalıyor. Sismik dalgalar suda daha yavaş hareket ettiğinden dolayı, oraya birkaç sismometre koyabilseydik, yeraltında sıkışıp kalmış olabilecek su buzunu arayabilirdik.”dedi.