Şehit Kemal 1899 yılında İzmir’de doğmuştu, babası İttihat Terakki ve Teşkilatı
Mahsusa da görev almış dönemin İzmir Nüfus Müdürü Hasan Askeri idi.
Kemal ise Gavur Mümin dizisinde (Vatanım sensin) canlandırılan İzmirli
“Atatürk’ ün özel casusu” olarak İzmir’de bilinen Albay Mümin Aksoy’un
mahiyetinde Teğmendir. 30 kişilik süvari birliği ile Akhisar, Balıkesir, Konya
gibi birçok yerde kendine bağlı fırtına süvari birliği ile birlikte Yunan işgaline
cevap verir. Fahrettin Altay’ın 5 Kolordusunda görevlidir. Tek arzusu İzmir’in
kurtuluş gününe kendi fırtına süvarisi ile birlikte katılmaktır. Bu gerçekleşemez.
Çünkü Yunan kuvvetlerinin Büyük Taaruz için ihtiyat birliklerinin Küçük Köy
bölgesindeki istasyonunu basacak bu 22 yaşındaki genç filinta gibi Mehmetçiği
ve emrindeki 30 süvarisini o gün şehit edeceklerdir. Fahrettin Altay hatıralarında
onun kurşun yaralı haliyle Konya Hastanesinden kaçtığın belirtir. “ Beni
anlamadı, hastaneyi terk etti. Ben burada yatacak adam değilim dedi” der. Şehit
olduğunu duyduğunda o babasının gözbebeği yaralı kartal için ağlar.
Kahramanımızı ise şöyle anlatırİzmire giren süvariler: Hepimiz Yıldırım Kemaliz!“Genç Teğmen Yıldırım Kemal ansızın karşıma çıkıverdi ve ‘Taaruz haberini
alır almaz trene atladım geldim’ dedi. Her vakit karargâh arkadaşlarına neşe
saçan bu İzmir çocuğunu takdirle karşıladım ve muhafız süvari bölüğünde vazife
görmesini söyledim. O bana cevap olarak, ‘Kılıcımı sallayarak İzmir’e önde
girmek isterim, beni en ilerideki bir alaya göndermenizi rica ederim’ dedi. İkinci
Tümen’e oradan da Küçük köy’de savaşmakta olan İkinci Alay’a gönderildi. İkisaat sonra elim bir haber bu vatan yavrusunun Küçük köy Tren İstasyonu’na
hücum ederken şehit düştüğünü bize bildirdiler. İzmir’e girdiğimizde bu şanlı
şehidin Namazgahlı babası, subaylarımıza oğlunu soruşturuşunu hiç unutamam.
Değerbilir milletimiz bu istasyona onun adını vermekle hem babasını hem de
arkadaşlarını unutmamıştır.
Oğlumu Gördünüz mü?Yıldırım Kemal’in 27 Ağustos 1922 tarihinde şehit oluşundan hemen sonra şanlı
ordu İzmir’e girerken ak saçlı bir ihtiyar elinde tuttuğu küçük bir fotoğrafla
subaylara yaklaşacak, ‘Oğlumu gördünüz mü, Yıldırım Kemali mi’ diye
soracaktı. Sonunda bir atlı tok sesiyle, ‘Baba’ diye seslenip, ‘Ne soruyorsun bize
onu? Biz hepimiz,Yıldırım Kemaliz yerine bizi kucaklasana!’... Hiç kimse bu
bahtsız babaya acı haberi vermek istememişti.” (Kaynak: Aslan Tufan Yazman,
Dumlupınar’dan İzmir’e Esen Kasırga, İstanbul Yörük Basımevi, 1971, Sayfa:
24)
Karargah ve okulları harabe içindeKöylüler bizi köyde gezdirdi, o efsanenin karargahının son halini gösterdi, 30
süvarinin barınağının son halinin acısını köy olarak çektiklerini belirtti.”Haber
yapın, bizim maddi gücümüz yetmez, bir ürettiğimiz pancar vardı onu da
köydeki pancar fabrikasını kapatarak bizi bitirdiler. Şimdi ayçiçeği ile
uğraşıyoruz. Devletimiz bu okulu açsın; eskisi gibi okul bahçesinde çocuk
sesleri duyulsun. Bizler taşımalı eğitim istemiyoruz. Karargahı restore edilsin.
İzmirliler şehitlerini bilmiyorlar. Bugüne kadar İzmir’den gelen olmadı. Oysa o
İzmirli “ Biz muhtarımıza İzmir’de 1927 yılında kurulan Yıldırım Kemal isimli
ilkokulu bulunduğunu belirttik. Görüntüledik. Muhtarımız doğru söylemişti.
Hem sohbet ettik hem de bizi Dumlupınar’a, Zafer Tepeye özel olarak
götürdüğünde bu yörük köylülerinin milli mücadeleye hassasiyetleri gözlerimizi
yaşartmıştı. Köy halkı Yıldırım Kemal ve şehit düşen arkadaşlarının abidelerini
kendi imkanları ile bakımını üstlenmişler fakat karargah ve okulu harabe
haldedir. Bunun içinde devletten yardım istemektedirler. Büyük kahramanın
karargahı böyle olmamalı diyor köylüler.
Kutu HaberHakimiyeti Milliye gazetesi’ “özel muhabiri” , Atatürk’ün Dumlupınar’ın ikinci
Yıldönümü olan 30 Ağustos 1924 tarihinde Dumlupınar törenlerini izler. Heyet
önce Yıldırım Kemal Köyünden geçer.31 Ağustos 1924 günü ‘özel muhabir”in
gözlemleri Hakimiyeti Milliye’ de ayrıntılı olarak yayınlanır:Gördüklerimiz, duyduklarımız heyecan dalgaları arasında sallanıyor. Gönül
isterdi ki bütün memleket, Mehmetçiğin aşığı bütün Türklük, memleket ve
millet bağımsızlığının doğduğu ve fışkırdığı bu tepede bulunsun. Eserini
heyecanlarla tekrar ederken gözlerinden mezarına sıcak yaşlar akıtsın. Bugün
burada toplananlar Türklüğün kerametini sezmişlerdi; Dumlupınar’da yalnız bir
kalp vardı. Büyük zaferin hatıraları Afyonkarahisar’ dan itibaren canlandı ve
Yıldırım Kemal İstasyonu savaşın kıymettar menkıbelerini anımsattı ve ilk türbe
olarak buradan huşu ile geçiyoruz.