Ufukta görünen kuraklık tehlikesi ve barajlardaki su seviyelerinin tehlikeli sınıra gelmesi nedeniyle bir açıklama yapan Ege Bölgesi Sanayi Odası(EBSO) Yönetim Kurulu Başkanı ender yorgancılar “İzmir Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Tunç Soyer’in endişelerini paylaştığı susuzluk konusunda, kapsayıcı bir farkındalığa ihtiyacımız olduğu inancındayım. Gerek BM ve gerekse son 5-6 senedir her yıl, meclis üyelerimizle paylaştığımız Dünya Ekonomik Forumu’nun küresel riskler sıralamasında; iklim ve su krizleri ilk 5 sıradaki yerini korumaktadır” diye konuştu
Yorgancılar “Artan nüfus, azalan kaynaklar, iklim değişikliği ile birlikte baş gösteren kuraklık ve tüketici alışkanlıkları bugün bizleri su krizi ile yüzleştirmektedir. Öyle ki, uluslararası raporlar dünya nüfusunun yüzde 40'ının 2050 yılında yaşayacağı susuzluğa dikkat çekiyor” dedi.
Bugün İzmir için de benzer bir sorunla karşı karşıya olunduğunu belirten Başkan Yorgancılar “Konunun farklı paydaşlarının, farklı sorumlulukları ve farklı derecelerde etkilenmeleri söz konusu. Bireysel açıdan baktığımızda; Pandemide insanoğlunun farkındalığa kavuştuğu en önemli konulardan biri, sadece alışkanlıktan ötürü yaptığımız gereksiz seviyedeki harcamaların yapılmasa da olabileceğidir. Hijyenin öne çıktığı bir süreçte tezat gibi görünsede, zaruri ihtiyaçlarımızın dışında suyu hunharca tükettiğimiz bir gerçek. Çeşme o kadar açık kalmasa da yapabileceğimiz işlerin farkına varmak zorundayız. Diğer yandan, geleceğin stratejik sektörlerinden tarımsal üretim ve sanayimizin sürekliliği açısından, yani temel ihtiyacımızın dışında ekonomik faaliyetlerin devamı açısından da suya ulaşabilmek çok kritik” diye konuştu.
Planlama Şart
Suyun kıymetini onu kaybetmeden anlamak zorunda olduğumuzu hatırlatan Başkan Yorgancılar “Sokaklarda özgürce yürüyebilmenin değerini, onu kaybettiğimiz pandemide nasıl anladıysak, dilerim benzer bir bedeli su için ödemeyiz. Bir damla suyun değeri, yarınlarda altından daha kıymetli olabilir. İşte o bir damla suya muhtaç kalmamak için bugünlerde harekete geçmenin tam zamanıdır. O nedenle; ortak akılla bilim insanlarımızın, yerelin, kamunun, sanayimizin alternatif çözümler arayacağı, geri dönüşüm yöntemi ile su kaynaklarının çeşitlendirilmesi yönünde çalışmaların yapılacağı bir planlamaya geçmek zorundayız. Kriz öncesinde alınacak önlemlerle, kriz dönemlerini daha rahat geçirebilir, sürdürülebilir bir ekonomi için önemli bir yol kat etmiş olabiliriz” dedi.
Yorgancılar “Artan nüfus, azalan kaynaklar, iklim değişikliği ile birlikte baş gösteren kuraklık ve tüketici alışkanlıkları bugün bizleri su krizi ile yüzleştirmektedir. Öyle ki, uluslararası raporlar dünya nüfusunun yüzde 40'ının 2050 yılında yaşayacağı susuzluğa dikkat çekiyor” dedi.
Bugün İzmir için de benzer bir sorunla karşı karşıya olunduğunu belirten Başkan Yorgancılar “Konunun farklı paydaşlarının, farklı sorumlulukları ve farklı derecelerde etkilenmeleri söz konusu. Bireysel açıdan baktığımızda; Pandemide insanoğlunun farkındalığa kavuştuğu en önemli konulardan biri, sadece alışkanlıktan ötürü yaptığımız gereksiz seviyedeki harcamaların yapılmasa da olabileceğidir. Hijyenin öne çıktığı bir süreçte tezat gibi görünsede, zaruri ihtiyaçlarımızın dışında suyu hunharca tükettiğimiz bir gerçek. Çeşme o kadar açık kalmasa da yapabileceğimiz işlerin farkına varmak zorundayız. Diğer yandan, geleceğin stratejik sektörlerinden tarımsal üretim ve sanayimizin sürekliliği açısından, yani temel ihtiyacımızın dışında ekonomik faaliyetlerin devamı açısından da suya ulaşabilmek çok kritik” diye konuştu.
Planlama Şart
Suyun kıymetini onu kaybetmeden anlamak zorunda olduğumuzu hatırlatan Başkan Yorgancılar “Sokaklarda özgürce yürüyebilmenin değerini, onu kaybettiğimiz pandemide nasıl anladıysak, dilerim benzer bir bedeli su için ödemeyiz. Bir damla suyun değeri, yarınlarda altından daha kıymetli olabilir. İşte o bir damla suya muhtaç kalmamak için bugünlerde harekete geçmenin tam zamanıdır. O nedenle; ortak akılla bilim insanlarımızın, yerelin, kamunun, sanayimizin alternatif çözümler arayacağı, geri dönüşüm yöntemi ile su kaynaklarının çeşitlendirilmesi yönünde çalışmaların yapılacağı bir planlamaya geçmek zorundayız. Kriz öncesinde alınacak önlemlerle, kriz dönemlerini daha rahat geçirebilir, sürdürülebilir bir ekonomi için önemli bir yol kat etmiş olabiliriz” dedi.