Türkiye’nin en kapsamlı deprem araştırmaları ve risk azaltma projelerini başlatan İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yapı envanteri ve zemin çalışmalarıyla beraber kara ve denizde başlattığı depremsellik araştırması sürüyor. 100 kilometre yarıçaplı alanda fayların ve tsunamilerin incelendiği depremsellik araştırması çevre illere kadar uzandı. Aydın’ın Söke ilçesinde de eski
deprem izlerini araştırmak üzere hendek açıldı.
Fayların deprem üretme potansiyeli belirlenecek
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Genel Jeoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erhan Altunel, İzmir’in 100 kilometre yarıçapında Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü (MTA) tarafından haritalanan bütün diri fayları çalıştıklarını söyledi.
söke Gülbahçe köyünde açılan hendekte yaptıkları çalışma hakkında bilgi veren Erhan Altunel, “Genç çökerlerde, yani günümüzden 10 bin yıl geriye gittiğimizde o tür çökerlerde, onları kesen faylar varsa, bunları inceliyoruz. Fay gördüğümüz hendeklerden tarihsel depremleri yaşlandırmak için örnekler alıyoruz. Şu ana kadar açtığımız ve fay gördüğümüz hendeklerden aldığımız örnek sayısı 140’dan fazla. Bu örnekleri yaş analizi için gönderdik. Yaş analizleri geldiğinde hangi fayın ne zaman, hangi büyüklükte deprem ürettiğine yönelik bilgimiz olacak” dedi.
Söke’de fay hattı üzerinde inceleme
Söke’nin yaklaşık 15 kilometre güneybatısında Büyük Menderes fay zonunun bulunduğunu vurgulayan Altunel, “Büyük Menderes Ovası’nın oluşumunda etkin olan bir fay zonu bu. Aktif fayları haritalandıran ekibimiz o fayı bulup ‘Burada aktif fay var’ diyor. Biz de ekibin yaptığı haritalardan yararlanarak hendek açmak için uygun olan yerleri belirliyoruz. Şu anda da o tür yerlerden birindeyiz. Aktif fay haritalandırma ekibinin yapmış olduğu haritalar üzerinde yaptığımız gözlemlere dayanarak burada hendek açmanın uygun olduğunu gördük. Burada 1955 yılında 6.8 büyüklünde bir deprem var. O depremin yüzey kırığı oluşturup oluşturmadığını anlamak hedeflerimizden biri. Bir de o depremden önce bu fay üzerinde büyük deprem olmuş mu, yüzey kırığı oluşturmuş mu onu anlamak istiyoruz” diye konuştu.
Sadece İzmir için değil çevre iller için de önemli
Açılan hendekte fay belirlediklerini anlatan Prof. Dr. Erhan Altunel, şunları söyledi: “Burada açtığımız hendekte şu anda gördüğümüz birimleri kesen iki fay var. Yani burada iki tane yüzey kırığı oluşturan deprem olmuş demektir. O depremlerin tarihlerini anlamak için örnek alıyoruz. Bu örneklerin sonucuna göre değerlendirme yapacağız.” Yapılan çalışmaların sadece İzmir’i değil, çevre illeri de kapsadığını anlatan Prof. Dr. Erhan Altunel, “7 büyüklüğündeki bir deprem yaklaşık 30-40 bin kilometrekare bir alanı etkiler. Bu çalışma her ne kadar İzmir Büyükşehir Belediyesi çalışması gibi görünse de aslında Söke, Aydın, Muğla, Manisa için de çok önemli. Bu fayın üzerinde bir deprem meydana geldiğinde çevre illeri de etkileyecek” dedi.
Önce güvenlik sonra diğer hizmetler
Bir idarecinin halkına yapabileceği en iyi hizmetin, onların güvenliğini sağlamak olduğunu vurgulayan Altunel, “Önce güvenlik sonra diğer hizmetler. Biz bu çalışmalarla fayın deprem üretme potansiyelini anlayacağız. Bu fayın yüzeyde kırık oluşturup insanlara zarar verecek potansiyeli var mı yok mu? Bunu araştırıyoruz. Tehlike var mı, boyutları nedir, gerçekleştiğinde ne kadar büyük bir alanı etkiler? Bunları ortaya koyarız. Yetkililer bu bilgilerden yararlanarak gerekli önlemleri almaya çalışırlar. Üst yapıyı buna göre şekillendirirler. Bütün bu çalışmalar dikkate alınıp ona göre adım atılsa, ne bu kadar can kaybı, ne de bu kadar maddi kayıp yaşanır. Kimsenin burnu kanamadan olayı atlatırız” diye konuştu.
İzin almakta zorluk yaşanıyor
Prof. Dr. Erhan Altunel, çalışmaları yürütürken hendek açılması için izin almakta zorlandıklarını da anlatarak şunları söyledi: “Biz bu tür çalışmaları yaparken anahtar nitelikte yerler oluyor. Kazı yapmak için izin almak zorundayız. Ancak izin alma konusunda sıkıntı yaşıyoruz. Vatandaşlarımız ve ilgili kurumlar bu tür çalışmalar konusunda daha hassas olmalı.”
Önemli bulgular elde edildi
İstanbul Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serdar Akyüz de Söke’de açtıkları hendekte iki tarihsel depreme ait jeolojik kanıta rastladıklarını anlattı. Akyüz, “Bu depremlerin yüzeye kadar ulaştığının kanıtı bunlar. Yaptığımız araştırmalar sayesinde geçmişte olan deprem hakkında bilgi sahibi olacağız. Fayın yüzeydeki uzunluğu ve bu yer değiştirme miktarına göre de depremlerin büyüklüğünü söyleyebiliriz. Bu çalışmaların sonunda depremin geçmişteki büyüklüğü hakkında tahminde bulunabileceğiz. Gelecekte üretecekleri deprem hakkında bilgi sahibi olacağız” dedi.
Riskli tüm fay hatları inceleniyor
İzmir Büyükşehir Belediyesi Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Dairesi Başkanlığı’nda görevli jeoloji mühendisi Mesut Özdemir ise, “Bu proje ile İzmir’in merkezini referans alan yaklaşık 100 kilometre yarıçaplı bir alanda paleosismolojik çalışmalarımızı yürütüyoruz. Bu çalışmalarda İzmir için risk oluşturabilecek bütün diri fayları araştırmayı hedefliyoruz. Tek hedefimiz doğal afetlere, depremlere karşı daha dirençli bir kent yaratmak” diye konuştu.
Hiçbir yerel yönetimin böyle bir çalışması yok
Söke Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürü Yüksel Ertercan de böyle bir çalışmanın yapılmasının kendilerini mutlu ettiğini belirterek şunları söyledi: “Bu çalışmalar bizim bölge açısından çok önemli. Hiçbir yerel yönetimin böyle bir çalışması yok. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin yaptığı bu çalışmadan dolayı emeği geçenlere teşekkür ediyorum.”
Çocuklarımıza endişesiz yaşayabilecek gelecek bırakacağız
Güllübahçe Mahallesi Muhtarı Yusuf Çam ise şunları söyledi: “Aylar önce İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden arkadaşlar bu çalışmayı yapmak istediğini söyleyince çok heyecanlandım. Çünkü Türkiye genellikle fay hattı üzerinde. Güllübahçe de böyle bir yer. Keşke olmasa ama deprem gerçeğini kabullenip, buna yönelik çözümler üretmek zorundayız. Böyle bir çalışma yaptıkları için İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne çok teşekkür ediyorum. Bu arkadaşlarımızın önünü açalım. Çalışma yapılmasını kolaylaştıralım. Bunların bölgemiz açısından büyük faydası var. Çünkü çocuklarımıza endişesiz yaşayabilecek bir gelecek bırakacağız."