Zaman geçirmeye çalışmanın iki nedeni var. 'Maç böyle bitsin' şartlanmışlığı ile 'dinlenme' isteği. Ne boy, pos ne de yabancı dil, bilinmesi gereken ilk kural, '12. Kural Fauller ve Fena Hareketler'dir. Yazıyorsam, adına süper denen lig için yazmıyorum. Çünkü oralarda herkes her şeyi biliyor, bildiğini okuyor, bilmediğini bilmiyor. Yazanı da konuşanı da bazıları hariç, yazmış olmak için konuşmuş olmak için habire konuşuyor. Kafalar da karışıyor. Herkes kendini haklı sanıyor. Menfaati, çoğunluk neredeyse, nerede rahat ediyorsa öyle. İçinden geldiği gibi değil. İşin özü; futbol oyun kurallarıdır. Bilseler, okusalar, kendilerini yenileseler, daha rahat puan, galibiyet alırlar. Hem de hakemi aldatmaya çalışmadan, aldatmadan. IFAB yeni kurallar getiriyor, UEFA onaylıyor, FİFA yayınlıyor. Her yıl da kurallar değişmez ki kardeşim. Biri daha tam kavranmadan, haydaa yeni kurallar geliyor. Canları sıkılıyor herhalde, çalışıyor görünmek bu olsa gerek. Daha kalıplaşmış, temel, öz 17 kural öğrenilmemişken. Niye, neden, niçin? Şikâyet oluyor ondan mı? Ne hikmetse, açıklanır açıklanmaz değil. Ya 1-15 haziran ya da temmuz. Daha çok var, geç değil mi ? Tamam 'Oyun sırasında kural değişmez' dense de hayat anlamında. 'Maç oynanırken değişmez' oysa. Hemen başlatsanız, daha yaralı olmaz mı ? İlla büyük şampiyonalarda başlanacak, denenecek. Çok saçma. Pazar günü bir maç, yeni kurala göre ofsayt değil şimdiki mevcut kurala göre de ofsayt. Güzelim gol güme gitti. Ayakkabısı, saçı, parmakları, kalçası, topukları 'önde' diye ofsayt sayılıyordu, oluyordu. Şimdi de pardon tee kaç ay sonra o uzuvları 'geride' kalırsa, ofsayt. 360 derece dönüş, doğrusu da bu. Geç kalındı. Gol olur, heyecan gelir. Çok yazdık çizdik sonunda değişti. Hakemle, maçın hakemiyle, elinde düdük, cebinde kartlar olan ile yani. Yardımcı hakemlerle değil. Sadece takım kaptanı, konuşabilecek. 'Ben kaptanım konuşurum' diyorlar zaten. Her şeye de konuşulmaz ki. Kaptanın yerine hepsi konuşuyor. Önce kaptan, kaptan olmalı. Faullerde, VAR kararı beklenirken, kamera hakemin tarafına dönüyor. Saydım tam 9 futbolcu, takım neredeyse, ekranda. Hepsi konuşuyor, eller kollar havada bir şeyler tarif ediyorlar. Etkilemek dertleri. Ekranda görünme arzusu da mevcut, Reklama, gündemde kalmaya ihtiyaçları var. Her pozisyonlarda da adları geçmeli. Hani tek ve sadece kaptan konuşacaktı. Değişen bir şey yok. Yapmış olmak için gelen kural. VAR kararı incelemesinden sonra anons edilecekmiş. Toplu hakarete, küfüre teşvik gibi olacak, ya neyse. Eksikler oluyor tam tercüme yapılamıyor herhalde. Aaah gel de tercümesiyle, anlatımı ile Müşfik Talaz hocamı arama, rahmetle, şükranla. 'Kaleci topu, elinde 8 saniyeden fazla tutarsa, rakibi köşe vuruşu kullanacak'. Ya eline almayıp habire ayağıyla sürüp, topu bir o yana bir yana ceza alanı veya kale alanında sürerse. Ne olacak ? Bu da zaman geçirmek. Amaç zaman geçirmeyi önlemek ise. 'Kuralları bilin' diye ondan yazıyoruz, boşluk var. Biliyor musunuz ? Geçen kuralda cezası, endirekt (çift vuruş, en iki futbolcuya nizami olarak temaslı) serbest vuruş ESV ile başlardı. 8 saniye yoktu. Hakem sayacak, 1,2...,8 diye değil. 1021, ...1028 olarak. Son üç saniyede de gösterecekmiş. Uyanık (!) kaleci habire saydırır, elinden çıkarır o zaman. Geçen kuralda kaleye yakın, kale alanı içinde olursa, yandık. Son dakika, maç berabereyse birde. Yangın yeri olurdu. 11 çizgiye dizilir, itişmeler dirsek darbeleri filan. Ver bir de penaltı amanııın. Çıkamazsın o sahadan, çıkamadık zati. Takımı önde, süre de az kaldı. Kaleci ile arkadaşı, topu döndüre döndüre, bir o köşeye bir bu köşeye koyar. Kalecisine bırakır gider, 2 dakika yer oracıkta. Hakem anlarsa tabi. Amaç zaman geçirmeyi önlemek, tempoyu düşürmemek ise. Şunlar da değişmeli. Köşe vuruşu, taç atışı, direkt ve serbest vuruşlar ve de penaltı. Topu alır eline tespih sallar gibi sallar, bir o yana bir yana döndürür, siler. O toplar ıslanmaz, su ve ter tutmaz. Bunlar da zaman geçirme. Hakemlerin yaptığı, zaman geçirmeler yok mu ? Deliriyorum, olmaz mı ? Hemen oyunu başlatacak takım, ne güzel oynamak istiyor. Yok illa yerinden olacak. Bir metre yandan olsa ne olur, top orta sahada. Sanki roman yazıyor, kafasını dik tutması sağa sola bakması gerekirken. Başını öne eğer, numarasını yazmaya çalışır. 'Dön, gel buraya' işaretleri yapar. Oysa her yerinde, numarası yazıyor. Başlat maçı sonra yaz, unutma, karıştırma. Oyun durduğunda yaz. Hakemlerin gafleti, topu silme elinde çevirme hareketlerinde en az 20 dakika geçmiyorsa, oyun soğumuyorsa adım Metin değil. Ekranda görmek istemediğimiz görüntülere ne demeli. Kavga değil ama, bu da çok iğrenç. Yemekteyiz, maç izliyorum. Elimdeki kaşıkta, mis gibi sıcak tarhana çorbası. Gözüm ekranda, o an. Sahaya tüküren, sümküren sporcu. Çevre kirliliği, pandemi, ateş. Hiç de hoş görüntüler değil. Boş da değil, hastalık yapıcı. Alışkınım tamam da. Çoluk çocuk var. Ya ekrana getirmeyin ya da sarı kartla veya beyaz kartla cezalandırın. Bu çağda, hoş değil. Seneye de bunu ekleyin. Bekleriz, 2026 temmuzunda. Kural koymak için zaman çok, sahada zaman kaybına ise af yok. Ofsayt değişti yani...