Alevlerin Ardındaki Sessizlik: İzmir’in Yanan Hafızası
İzmir’de bir yaz klasiği haline gelen yangın mevsimi, bu yıl her zamankinden daha yıkıcı. Bornova’da, Aliağa’da, Foça’da yükselen alevler sadece ağaçları değil, anıları, evleri ve umutları da kül etti.
Bir evin çatısında çıkan kıvılcım, rüzgarın diliyle ormana fısıldadı: “Hazırım.” Ve işte o an başladı sessizlik. Siren seslerinin arasında, itfaiyenin çabası ve tahliye edilen evlerin arkasında kalan sessiz çığlıklar…
Peki ya biz? Sadece haber bültenlerinde izleyip üzülmekle yetinecek miyiz? Orman yangınları yalnızca doğayı değil, ortak geleceğimizi de tehdit ediyor. İklim krizi, denetimsizlik, dikkatsizlik—hepsi bir tutam dumanda birleşiyor. Bu yangınların ardından geriye kalan sadece siyahlaşmış toprak değil; aynı zamanda ihmaller zincirinin kalın bir halkası.
Belki de artık bir şeyleri değiştirme zamanı. Her bir fidan, atılan her doğru adım ve alınan önlem, gelecekte yeni bir hikâyenin tohumu olabilir.
Herkes “bir şey yapılmalı” diyor ama o şeyin ne olduğunu bilen yok gibi. O yüzden buradan sesleniyorum: ???? Bu sadece doğanın meselesi değil, bizim geleceğimizin de meselesi. Her sigara izmariti, her açık bırakılan cam parçası tehlike demek. Her dikilen fidan, her alınan tedbir bir umut demek.
Google’da ‘bana en yakın eczane nerede’ diye aratıyordum, şimdi ise ‘bana en yakın yangın nerede’ diye aratıyorum.
Belki tek başımıza dünyayı kurtaramayız ama en azından kendi mahallemizi koruyabiliriz. Yangınlar geçince unutma, çünkü doğa hatırlıyor…
Herkese yangınsız günler dilerim …
Filiz Akyalçın
İnstg: durusanatcafe
Dev Tv (youtube): Duru Sanat Cafe