Bugün dünün devamı, yarının öncüsü…
On gün kadar önce, Rusya Federasyonu, BRICS Zirvesi’ne ev sahipliği yaptı.
İlk kurucu dört ülke; Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve önce Güney Afrika, bu yıl da İran, Mısır, Etiyopya ve Birleşik Arap Emirlikleri'nin (BAE) katılmasıyla üye sayısı 9'a çıkan BRICS, 2009’da küresel ekonomik durumu iyileştirme, küresel finans kurumlarını geliştirme ve daha çok iş birliği yapması yönünde kararlar aldı.
Yeni talepler de kabul edilirse; AB’nin çok üstünde yeni bir Sui Generis doğuyor.
Rusya - Ukrayna savaşı sürerken, güneyde de Gazze başta olmak üzere tüm körfez savaş alanıyken… BRICS, yeni bir toplantı yaparak, ABD’ye tek güç olmadığını; gözdağı verircesine gösterdi. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in de katıldığı zirve, tüm dünyada ilgi görüp, önemle izlenince, ABD Başkanı’nın, bazı katılacak ülke başkanlarını bizzat arayarak, toplantıya katılmaması konusunda ricada(!) bulunduğu da tüm TV. Kanallarında konuşuldu.
Kazanan yeni başkanın iddiası da: Dünyanın tek devi ABD…
Ancak; Rusya, buna izin vermeyeceğini gösterdi…
70 yıl AB’nin kapısında bekleyen, NATO’nun en zor süreçlerine hamallık eden Türkiye için; güçlü jeopolitik konumuna hak ettiği gücü, sözü verecek bir BRICS üyeliği, değerli bir yön, yeni bir yol olabilir. Türkiye – Rusya arasındaki uçak krizi ile girilen siyasi, askeri ve ekonomik ilişkilerin, Rusya - ABD arasına sıkışmış Türkiye’nin, tüm komşularla gergin olan ilişkilerinin de düzelmesinin, normalleşmesinin önünü açabilir. Bölgede barış ve kalkınma için yepyeni bir umut olabilir.
Gazi Paşamın bizzat hazırladığı bölgesel kalkınma ve barış hedefli, 1937 Sadabat Paktı’nın 90 yıl geç kalınmış bir şekline dönüşebilir.
2017 yılında BRICS ülkelerinin vereceği projelerden ve fonlardan yararlanmak amacıyla, Türkiye'nin ciddiyetle tam üye olma gerekliliği dile getirildi. 2024'te de, Dışişlerimiz, "BRICS'e üye olmak istiyoruz." açıklamasını yaptı.
ABD’nin, sağır sultan tarafından bile bilinen hedefleri ve çıkarları, Anglosakson ülkeler, İngiltere ile paralel yürürken, Brexit ile AB’den ayrılmış olsa da; bölgesel paydaşı birlik ile yol almaya belki devam edecektir?! Bu durumda AB, ABD’nin isteği ile Rusya Federasyonu’na her türlü markaj yapmaya devam edecek… Rusya’nın batıda AB, güneyde Türkiye ile olan komşuluğu, Uluslararası kuruluşlar yoluyla; NATO, BM… Bir tampon gibi Rusya’ya karşı durması devam mı edecek? Türk Devletleri de birleşerek bu güç mü katacak?
Şimdi, BRICS büyürken, ayrıca bir Türk Devletleri Topluluğu’nun aynı coğrafyada birlikte büyümesi mümkün olabilir mi?
1990’ların başında, Türk Devletleri’ni ortak bir çatıda toplamak hedefi için alfabeye Q, X, W, Ñ, Ä harfleri ekleme kararı, bugünlerde popüler kültürü hâlâ benimsememiş, entelektüel insanlar bir araya geldiğinde konuşuluyor, tartışılıyor. Harf devriminde neden eklenmedi? Şimdi neden? Ve daha bir sürü soru…
Yoksa bu harfler ile Rusya’ ya yaklaşabilecek bir Türkiye’nin, yeni bir ittifaka geçişi mi engellenecek?
Bu harfler Türkçe’ye eklenerek, ‘Kürtçe, Kürt Kökenli Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşları için’ yine yeni yeniden bir ayrılma altyapısı mı olsun? İngilizce dünya dili, teknoloji aldı başını gidiyor… Türkiye biraz daha bu ‘Fare Çuvalı Teorisine’ dolansın, dursun…
Sadabat Paktı bir yüzyıl daha mı hayal olsun?
Tarih yine mi tekerrür ediyor?
Ah be Gazi Paşam, nurlarda, ışıklarda uyu… Sen anlattın, kurdun da… Biz kentlileşmeyi, kentsoylu yaşamı içselleştirmeyi hâlâ anlayamadık. Bugün senin fikirlerinle ABD, Rusya, Çin… Devasa topraklarda, kalabalık nüfuslar halinde geçiniyor, gelişiyor, kalkınıyor da… Biz dünyanın en güzel coğrafyasında, en erken gelen demokrasiyi alıp bütünleşemedik. Bize oyun kuranlara ‘Dur’ demedik, diyemedik.
Senin koltuğuna oturanlardan başlayarak, birbirimize ihanetle, fakirlik kısır döngüsünde, dolap beygiri misali…
Ne tarihten ders alıyoruz. Ne de sana ve şehitlerimize, aziz hatırana…
‘Yurtta Sulh, Cihanda Sulh’ ilkenden başlayarak…
Etik, erdem ve daha pek çok meziyet gerektiren bilgeliğine lâyık olabiliyoruz.
Dün yazdım: Şapkaları çıkardık da…
Bir türlü önümüze koyup düşünemedik.
Gazi Paşam Affet bizi;
Bu ülkede bebeler tecavüzde ölüyor,
Çocuklar okula da yatağa da aç gidiyor,
Kızlar yurtlarda, okul çıkışlarında kaçırılıp öldürülüyor.
Seçimlerde çantalarla paralar, yatak odaları görüşmeleri, kayırmacılık en çok yapılan dedikodular…
Hele koca koca adamların kasetleri… Herkes bunu konuşuyor. Herkes birbirine gizliden izletiyormuş…
Herkes bilmemezlikten geliyor. Herkes ‘Mış’ gibi yapıyor… Başarı ölçüsü para, Liyakat yok… Herkesin karısı, kızı, metresi baş tacı. Gençlik işsiz, ümitsiz. Üretim yok, yenilik yok.
Gösteriş, israf aldı başını gitti. Devekuşu misali; sadece kafamız içeride…
Bütün dünya bizi kıskanıyormuş… Demek ki bizden beteri de varmış.
Sen bu ülkenin başına geldin böyle, ya gelmeseydin…
Gelmeseydin kim bilir neler olurdu?
Demokratikleşme, tüm dünyada yaşadığı sancıları yaşamadan içselleştirilemiyormuş ya…
Bunu görmek isteyen çok şimdilerde;
Az sonra görecekler de… İş işten geçmiş olacak…
Sen, bilirim rahat uyumazsın yerinde…
Ben, seni, bize nasip ettiği için Yüce Rabbime teşekkür duası ediyorum. Ondan gayri her şeyimi borçlu olduğum sana dua ediyorum Gazi Paşam. Rahat uyu. Su akar yolunu bulur…
Biz Son Yörük Çadırında Nöbetteyiz.