Senaryolarım ve teorilerim benim nezdimde gayet net. 1923 yılında kurduğumuz Cumhuriyet maalesef, ateşler içinde kurulmuştu ve o dönemde artık dizginleri eline alan emperyalistler için dizayn edilmiş bir Türkiye Cumhuriyeti gerekiyordu. Geldiler ve sağ sol diye böldüler. Toplum hangi kesimlerden oluşuyorsa, o kesimleri temsil etmesi için gerekli ideolojileri savunacak partileri kurdular ve oturup beklediler.
80 döneminde belki başkaları tarafından tasarlanmaya müsaittik. Belki de başkalarına gerek kalmadan bölündük. Düşünsenize, cebinde Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı taşıyan insanlar birbirlerine düştü. Aynı dili konuştuğumuz, aynı isimleri taşıdığımız, yan komşumuz, mahalle arkadaşımız, sadece bölünmemiz için orta çıkarılmış olan ideolojileri savunup, birbirlerine düştüler.
Her zaman dile getirdiğim fikir ve duruşun arkasındayım. 80 dönemi siyasetçileri belki de sizler için biraz dinlenme vaktidir. O dönemde yetişen, büyüyen insanlar belki de çocuklarınıza artık o dönemi anlatmamalısınız.
Fransız devrimi yaşandığı dönemde, kralın sağında oturanlar ve kralcı olanlar yani mevcut durumu muhafaza etmek isteyenler muhafazakar ve sağcı olarak anılmıştı. Kralın solunda oturanlar ise mevcut durumdan memnun olmayan ve devrim isteyenler yani Jakobenler solcu olarak anılmıştı. Bir taraf aristokrasiyi savunurken diğer taraf cumhuriyeti savundu. Bazıları sağın solun ortaya çıkışının bu olduğunu söyler bazıları başka hikayeler ve yaşanmışlıklar anlatır.
Bırakınız o bölünme Avrupa’da kalmış olsun. Türk Kültürü, Devlet anlayışı ve siyasi geçmişinde böyle bir durum yoktu. Devletçilik anlayışı, Milleti kapsar ve insanları ideoloji denen bölücü kavrama göre sınıflandırmazdı.
Sağ Sol yok. Bizim yönümüz Türk Milletidir.
Dümdük milliyetçilik