Yonca ne zaman bitecek?

Yunus KARAKAYA, 'AFAD ve Kızılay'ın topladığı yardımlar ne oldu, nerelere harcandı?' ifadelerini kullandı.

Haberini oku yazarı Yunus KARAKAYA’nın alıntısına göre, Bugün “hikâyeden bir yazı yazmak geldi içimden. Aslında yazacak o kadar çok şey var ki, sinirlenmeden nasıl kaleme alacağımı bilemiyorum.
İçimden geçenleri yazsam yine hedefe konulacağım. Yine yanlış anlaşılacak yazdıklarım birilerin kalbine kıracak ona üzülüyorum.
Türkiye’de son günler biliyorsunuz emeklilere verilen zam miktarı, ÖTV, MTV, KDV artışı tartışılıyor.
Herkes isyanda. İsyan edenlerin çoğunluğunu da Reis’in sözün güvendiği için oy verenler oluşturuyor.
Reis geçtiğimiz günlerde bir açıklama yaparak, yılbaşında yapılacak düzenlemeyi işaret etti.
Neden yılbaşı? Çünkü Mart’ta yerel seçim var.
Neyse Reis yılbaşında yapılacak düzenlemeyi işaret edince rahmetli annem geldi aklıma.
Annem rahmetli olmadan birkaç ay önce canı çok çekmiş olmalı ki bir şeyler istedi.
O gün aksilik bu ya cebimde onun istediğini alacak miktarda para yoktu.
“Anne aybaşında maaş alınca alayım istediğini” dedim.
“Oğlum seninki ‘Ölme eşeğim ölme, yaza yonca bitecek’ sözüne benziyor” demez mi…
“O ne demek anne ne alaka, eşek, yoncayla senin isteğinin ne ilgisi var” dedim.
“Bizim oralarda umutsuz bir bekleyişi anlatmak için kullanılır bu söz dedi”
Bilmem anlata bildim mi?
Sözde bu zamlar ve artışlar için 6 Şubat depremi sebep olarak gösteriliyor. O zaman Mart, Nisan, Mayıs ayında neden yapılmadı bunlar?
Depremin hasar faturası Mayıs seçimlerinden sonra mı ortaya çıktı?
O anlı şanlı programlarla toplanan paralara ne oldu?
Şatafatlı yaşamlarından vaz geçmeyen işadamları söz verdikleri bağışları yapmadı mı?
AFAD ve Kızılay’ın topladığı yardımlar ne oldu, nerelere harcandı?

Kemik bile lüks olmuş
Eskiden kasapların sokağa attığı? Af edersiniz köpek sahiplerine bedava verdiği kemiğin kilosu bile 100, 150 TL olmuş. İnsanlar bırakın et almayı kemik bile alamaz hale gelmiş. Biz hala neden bahsediyoruz?
Adrese teslim hikâye
Bugünkü hikâyem değerli meslek büyüğüm Işık Teoman’ın sosyal medya paylaşımından geliyor.
Japonya'da 4. yüzyılın sonlarında İmparator Nintoku, yüksek bir kuleye çıkar ve ülkesine bakar. Gökyüzüne doğru yükselen tek duman dahi göremeyince, halkının yoksul düştüğüne ve bu yüzden hiç kimsenin evinde pirinç dahi pişiremediğini anlar.
Hemen bir ferman çıkaran Nintoku, halkının üç yıl boyunca sadece kendileri için çalışmasını emreder. Sarayda çalışanları bile evlerine gönderir. Sadece kendileri için çalışan halk, üç yılın sonunda bolluğa kavuşur.
Nintoku kuleye çıkar, ülkenin her yerinde ocakların tütmekte olduğunu yükselen dumanlardan anlar. Yanındaki eşine sevinç içinde "artık zenginiz" der...
İmparatoriçe ise üç yıl boyunca bakımsızlıktan dolayı her yeri eskiyen, çatısı akan, çiçekleri solmuş sarayı göstererek, “Sen bu halimize zenginlik mi diyorsun" der...
Nintoku'nun yanıtı, yüzyıllardır Japonların aklından çıkmaz; "Halkın fakirliği, bizim fakirliğimizdir, zenginliği de bizim zenginliğimizdir.”
Hem iktidara hem muhalefete oy veren seçmen ağır hüsran içinde.
Kendi meydana getirdikleri enkazın faturasını milletin sırtına yükleyen iktidar ve vatandaşın çığlığına sağır muhalefet bloğu artık milletin sabrını zorluyor

Yunus KARAKAYA