Kahramanmaraş Depremi ve Acil Sağlık Hizmetleri

Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesinde 06.02.2023 günü saat 04.17'de 7.7 büyüklüğünde, aynı gün saat 13.24'de Kahramanmaraş'ın Elbistan İlçesinde 7.6 büyüklüğünde yaşanan depremlerden Kahramanmaraş, Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa illeri etkilenmiştir.

Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Şanlıurfa illerinin etkilendiği depremde 10 İlin toplamı hane halkı sayısı 3.304.737, nüfus 13.421.699’dur. Bu sayıya bölgede yaşayan yaklaşık 1.500.00 Suriyeli göçmen dahil değildir. Sonuçta yaklaşık 15 milyon insan bu depremden etkilenmiştir.

İlin Adı                         Hane Halkı                        Nüfus     

Adana                          632.875                         2.274.106

Şanlıurfa                     411.421                         2.170.110

Gaziantep                    522.947                         2.154.051

Diyarbakır                    394.867                        1.804.880

Hatay                           449.151                        1.686.043

Kahramanmaraş          311.458                         1.177.436

Malatya                       230.499                         812.580

Adıyaman                    155.300                         635.169

Osmaniye                    156.199                         559.405

Kilis                             40.020                           147.919

Kaynak: TÜİK, 2021 verileri

Yıkılan Bina Sayıları

AFAD’ın 18 Şubat 2023 tarihli resmi açıklamasına göre, Kahramanmaraş, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır, Adana, Adıyaman, Osmaniye, Hatay, Kilis, Malatya ve Elazığ illerinde toplam 40.642 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, yaralı sayısı ise 108 bin 68’dir. Bu sayı, depremin insanları gece yataklarında yakalaması, binlerce binanın yıkılması, enkazlardan tüm insanlar çıkarılamadığı için çok yüksek sayılara çıkması beklenmektedir.

Hasar Tespit ve Tahliye Çalışmaları

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca depremden etkilenen bölgelerde yürütülen hasar tespit çalışmaları kapsamında 597 bin 594 binanın tespiti tamamlanmıştır. Binalarda 2 milyon 576 bin 917 daire bulunmaktadır. Bunlardan 75 bin 717 bina yıkılmış ve ağır hasarlı. Daire olarak karşılığı 306 bin 568’dır. Hasarsız ya da az hasarlı 1 milyon 900 bin civarında bina mevcut olup şu an için 375 bin kişi ise deprem bölgesinden tahliye edilmiştir. Bu sayının çok daha yüksek sayıları çıkması beklenmektedir. Başta yaşlılar, kadın ve çocuklar, engelliler, kronik hastalığı olanların güvenli illerdeki kamu misafirhaneleri, oteller ve konaklama alanlara tahliye edilmesi gerekmektedir. Bu insanların kalıcı konutlar yapılana kadar çadırkentler ve konteyner kentlerde uzun süreler barındırılması başka sağlık sorunlarına yol açabilir. 1999 Marmara depremindeki Halk Sağlığı sorunları burada da gerçekleşecektir. Bu nedenle alt yapı düzeltilip sağlam zeminlerde güvenli konutlar inşa edilene kadar tahliye şarttır.

Bölgede, kamu, STK’lar ve uluslararası arama kurtarma personelinden oluşan toplam 29.160 arama kurtarma personeli görev yapmaktadır. Dışişleri Bakanlığı ile yapılan görüşmeler neticesinde diğer ülkelerden gelen ve görevi devam eden arama kurtarma personeli sayısı 11.488’dir. Toplam 88 ülkeden arama kurtarma ekibi ülkemize ulaşmıştır.

Depremin meydana geldiği ilk günden itibaren çok sayıda ülkeden arama ve kurtarma ekibi uçaklar ile ülkemize gelmiş ve bölgedeki illerde günlerce hizmet vermişlerdir. İsrail, Çin gibi bazı yabancı ekiplerin canlı arama kurtarma işlemlerinde son derece gelişmiş cihazlar kullanarak, önce enkazların güvenliğini inceledikleri, yapay zekâ destekli teknolojik cihazlar ile canlının yerini tespit ettikten sonra ona en kısa ve güvenli yoldan nasıl ulaşılabileceğini hesaplayıp, kurtarma işlemini tamamladıkları görülmüştür. Bazı ekiplerin bu işlem için hassas burunlu köpekleri kullandıkları ve tüm ekiplerin beraberlerinde sağlık, teknik ve lojistik görevliler ile geldikleri tespit edilmiştir. 1999 Marmara depreminden bu yana geçen 24 yılda, “sesimi duyan var mı?”  yerine hassas dinleme cihazları ve kameraların kullanıldığı kurtarma işlemleri görülmüştür. Birçok ekip kurtarma tarihlerinin en başarılı uygulamalarını yaptıklarını açıklamışlardır.

Ülkemizden katılan ekiplerin büyük bir çoğunluğu, AFAD, İtfaiye, askeri arama kurtarma ve STK’ların ekiplerinden oluşmuştur. İlk 2 günde enkazlarda profesyonel arama kurtarma ve sağlık ekipleri daha az sayıda görülmüş, vatandaşlar yakınlarını kendi imkanları kurtarmışlardır. Zonguldak Madencileri 1999 depreminde olduğu gibi klasik tünel açma teknikleri ile enkazlardan çok sayıda kişiyi canlı çıkarmışlar ve haklı bir takdir kazanmışlardır. Arama kurtarma ekiplerinin sayılarının artması nedeniyle enkazlardan depremden sonra 261. saatte hala canlı çıkarılabilmektedir.

Arama Kurtarma faaliyetleri büyük ölçüde tamamlandığı için yabancı ekipleri çalışmalarını tamamlayarak ülkelerine dönmüşlerdir. Bazı ekipler, güvenlik sorunu yaşadıklarını söyleyerek çalışmalarını yarıda kesmişlerdir. Diğer bir sorunda bu ekiplerin enkazlarda çalışırken aşırı kalabalık, gürültü, TV ekipleri ve ağır iş makinelerinin bulunmasıdır. Bazı ekip üyeleri, arama kurtarma işleminin oldukça hassas bir işlem olduğunu ve buna dikkat edilmesi gerektiğini vurgulamışlardır. Bütün bu olumsuzluklara rağmen arama kurtarma ekipleri ile Türk halkı arasında son derece güzel bir iletişim kurulmuş, karşılıklı dostluk mesajları sosyal medyada geniş yer tutmuş ve ülkelerine döndüklerinde de orada yaşayan Türkler tarafından havalimanlarında çiçekler ile karşılanmışlardır.

Sağlık Hizmetleri

Sağlık Bakanlığına bağlı 112 ambulansları, Ulusal Medikal Kurtarma Ekipleri (UMKE) ve hastanelerden görevlendirilen sağlık personelleri, ilk gün uzak illerden askeri kargo uçakları ve sivil uçaklar ile bölgeye ulaşırken, bölgeye yakın illerden ambulanslar ve otobüsler ile karayolu kullanılarak depremden zarar gören illere yardıma gelmiştir. Sivil uçaklar ile gelen sağlık ekiplerinin büyük bir çoğunluğu Adana Havalimanına intikal etmiş fakat burada AFAD yetkililerinin gerekli ulaşım organizasyonu yapamaması nedeniyle saatlerce beklemek zorunda kalmışlardır. Bir diğer sorunda o tarihlerde yaşanan kötü hava koşulları, çok sayıda yardım konvoyu ve araçlarının uzun kuyruklar oluşturması nedeniyle bölgeye intikalde gecikmeler olmuştur. Özellikle Hatay ilinde sağlık hizmetlerinin verilmesinde sorunlar yaşanmış, lojistik sorunlar nedeniyle UMKE ekipleri enkazlara müdahalede geç kalmıştır.

Deprem sonrası Hatay ilinde özellikle Hatay-Reyhanlı ve Havalimanı istikametindeki karayollarının zarar görmesi yanında Hatay havalimanı iniş kalkış pistinin zarar görmesi neticesi yararlıların çevre illere sevklerinde büyük sorunlar yaşanmış, bu işlemler için depremin 2. gününden itibaren helikopterler ve deniz ulaşımı tercih edilmiştir. Deniz Kuvvetlerine bağlı İskenderun kargo gemisi ile hasta ve yaralılar İskenderun’dan Mersin’e nakledilmiştir. Yine Deniz Kuvvetleri bağlı TCG Bayraktar (L-402) ve TCG Bayraktar (L-403) çıkarma gemileri Payas’ta ki MMK Metalurji limanına yanaşarak içlerine yerleştirilen toplam 1120 yatak ve 20 hasta gözlem yatağı ile hasta ve yaralılara hizmet vermeye başlamışlardır. Gemilerde askeri sağlık personelleri yanında Sağlık Bakanlığı ve özel sağlık kuruluşlarının çalışanları görev yapmıştır.

Depremin ilk günlerinde bölgedeki illerde erken Sağlık Kriz masalarının oluşturulamaması ve depremde yakınları ve evleri zarar gören İl Sağlık Müdürlüğü yöneticilerinin Bakanlıkça görevlendirilen koordinatörler ile değiştirilememesi, ilk üç günde sahada büyük bir koordinasyonsuzluk meydana gelmesine neden olmuştur. Koordinasyonun sağlanamamasın da bir diğer etkende, İçişleri Bakanlığına bağlı 112 Acil Çağrı Merkezlerinin bazılarında hasar, bazılarında da personelin binaya girememesi nedeniyle çağrılar karşılanamamış. Gelen acil çağrılar farklı illerin merkezlerine yönlendirilmiştir. Daha sonra oluşturulan mobil 112 Acil Çağrı Merkezleri kendisine diğer illerden gelen çağrılara ambulans, itfaiye ve polis göndermeye çalışmış ama bu uygulamada zaman zaman aksamalar meydana gelmiştir.

Bölgedeki sağlık hizmetlerinde bir diğer sorunda geniş bir alandaki hasar neticesi binlerce enkazın oluşması, kamu binaları ve hastanelerin de hasar görmesidir. Hatay ilinde İskenderun ve Antakya Devlet hastaneleri yıkılmış, Hatay Şehir Hastanesi ve özel hastaneler kullanılamaz hale gelmiş sadece Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi hizmet verebilmiştir. Bütün yaralıların bu hastaneye gelmesi sonucu ilk günlerinde hastane acil servisinde kaotik bir ortam olmuştur. Kahramanmaraş ve Adıyaman hastanelerinde de hizmet vermek mümkün olamamış, bu nedenle çoğu hastanenin bahçesine UMKE çadırları kurularak acil ve poliklinik düzeyinde hizmet verilmeye çalışılmıştır. Daha sonra yabancı ülkelerden gelen sahra hastaneleri hastane yakınları ve ihtiyaç duyulan alanlarda kurularak sağlık hizmetleri sürdürülmeye çalışılmıştır. Sağlık Bakanlığına ait ağır iklim koşullarına dayanıklı içinde acil, yoğun bakım, ameliyathane, röntgen ve laboratuvar ünitelerinin olduğu sahra hastanelerinin sadece Hatay Şehir Hastanesi bahçesi ve Adıyaman iline kurulduğu görülmüştür. Sağlık Bakanlığının envanterinde bulunan ve 2017 yılından itibaren Suriye’deki kamplarda kurulan ve yardım amaçlı olarak Somali, Pakistan, Yemen’e gönderilmiş olan diğer Sahra hastanelerinin yerlerine yenilerinin alınıp alınmadığı ayrı bir merak konusu olmuştur. Bu nedenle İsrail, İspanya, Fransa, Belçika, İngiltere, Polonya, Rusya, Filipinler, Japonya, İran, Ürdün, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, Hindistan ve Azerbaycan’dan gelen sahra hastaneleri farklı illere kurulmuştur.

Bir diğer sorunda ilk üç gün içinde hastanelerin hizmet verememesi neticesi hastaların çevre illere kara ve hava yolu ile nakillerinde yaşanmıştır. Kahramanmaraş ve Adıyaman illerinde bu sevkler karayolu ile çok da sorun yaşanmadan çevre illere yapılabilirken, Hatay ilinde havalimanının kullanılamaması, karayolundaki hasarlar nedeniyle tek sevk yolu olarak deniz ulaşımı kalmıştır. Halbuki 1999 Marmara depreminin ilk gününden itibaren stadyumlardan askeri helikopterler ile yüzlerce yaralı çevre illere sevk edilirken, bu son depremde birçok il de stadyumların AFAD tarafından barınma amaçlı çadırlar ile doldurulması nedeniyle bu uygulamalar yeterince yaygın gerçekleştirilememiştir. Çünkü stadyumlar genelde şehrin en merkezi yerlerinde ve enkazlara yakın alanlarda kurulmuş afetlerde son derece stratejik alanlardır.

Sonuç olarak etkin ve yaygın deprem kuşağında yer alan ülkemiz, tarih boyunca büyük afetler ve depremlerle yıkılmıştır. Yakın tarihimizde son 25-30 yıl içerisinde defalarca bu ve benzeri afetler yaşanmış, büyük dersler çıkarılmış ama yeterince hayata geçirilememiştir.

Ülkemizdeki sağlık personelleri geçmişte yaşadıkları deneyimler nedeniyle afetlere müdahale konusunda diğer ülkelerdeki sağlık personellerinden çok daha tecrübelidir. Ancak afetlerde sağlık yönetimi konusunda sorunlarımız vardır. Deneyimli sağlık yöneticileri işbaşında kalamamakta, kolayca harcanabilmektedir. Bu nedenle, öğrenilmiş derslerin başta sağlık kurum ve kuruluşları olmak üzere tüm kurumlarca yaygınlaştırılması, risk azaltma amaçlı kurumlararası eğitim ve koordinasyonun sağlanması, afet tıbbı konusunda deneyimli kadroların iş başına getirilmesi, yeni nesil teknolojilerden de yararlanılarak bu deneyimler ışığında afetlere hazırlıklı bir toplum için çalışılması gerekmektedir.

Dr. Turhan Sofuoğlu,  Acil Afet Ambulans Hekimleri Dernek Başkanı, İzmir, 18 Şubat 2023